Öğrenme güçlüğü adıyla da bilinen disleksi, etkileri kişiden kişiye göre değişebilen ve farklı yaş gruplarında teşhis edilebilen bir öğrenme bozukluğudur. Türkiye Disleksi Vakfı, disleksiyi bir hastalık olarak tanımlamak yerine ömür boyu varlığını sürdüren bir durum olarak nitelemeyi tercih eder. Disleksinin erken yaşta teşhis edilmesi büyük önem taşır. Çünkü bu sayede dislektik bireyler, sosyal yaşamlarında, eğitim hayatlarında ve kariyerlerinde doğru şekilde yönlendirilebilir ve yaşam kaliteleri korunabilir. Peki, disleksi nedir? Disleksi belirtileri okul öncesi dönemde ya da bebeklerde gözlenir mi? Disleksi tanısı konan çocukların eğitim süreçlerinde nasıl bir yol izlenmelidir? Tüm bu soruların yanıtlarını öğrenmek için okumaya devam etmeniz yeterli.
İçindekiler
Özgül öğrenme güçlüğü ya da özel öğrenme güçlüğü olarak da tanımlanan disleksi, nörolojik temele dayanan becerilerin gelişiminde etki gösterir. Dislektik bireyler okuma, yazma ve matematik işlemleri yapma gibi eylemler esnasında güçlük çeker.
Disleksi, temelde 4 farklı başlık altında değerlendirilir.
Bir çocuğun disleksi tanısı alabilmesi için, herhangi bir duygusal ya da fiziksel bozukluk tanısı almamış olması ve normal/üstün zeka seviyesine sahip olduğunun tespit edilmesi gerekir. Disleksiye neden olan unsurlar halen tam olarak bilinmese de, yapılan araştırmalar disleksinin genetik olma olasılığı üzerinde yoğunlaşır. Nadiren de olsa, beyin hasarı ya da felç gibi travmalar sonrasında disleksi tanısı alan kişiler de vardır. Disleksi, Michigan Üniversitesi Sağlık Bölümü uzmanları tarafınca, dünyada en yaygın görülen öğrenme güçlüğü olarak tanımlanmıştır.
Disleksi tanısı, çoğunlukla ilkokul çağına gelmiş çocuklara konulur. Çünkü disleksinin en temel belirtileri arasında, akıcı okuma ve yazma becerisinde yaşanan sorunlar vardır. Dislektik çocuklar okuduğunu anlamakta, okuma esnasında konsantre olmakta, kelimeleri hecelemekte ve çözümlemekte güçlük çeker. İlerleyen yaşlarda ise, dil bilgisi becerilerinde problemler gözlemlenebilir. Öte yandan; dislektik çocukların ince kas becerilerindeki koordinasyon güçlüğü nedeniyle fiziksel aktivitelerinde akranlarına kıyasla zorlanabilir. Kendini ifade etmekte güçlük çekmek, cümleler arasında ilişki kurmakta zorlanmak, harfleri ve sayıları birbirine karıştırmak ve duraksayarak okumak; disleksinin en yaygın görülen belirtileri arasındadır.
Çocuklarda disleksi tanısının en kısa sürede konabilmesi ve dislektik çocukların çok merkezli ve yapılandırılmış bir dil yaklaşımını temel alan uzman eğitmenler eşliğinde öğrenim görmesi büyük önem taşır. Aksi takdirde çocukların özgüveni ve psikolojisi olumsuz anlamda etkilenebilir. Dislektik çocuklar özel bir eğitim sürecinden geçtiği takdirde, yaşam kalitelerinde herhangi bir azalma olmadan başarıya ulaşabilir. Bu noktada ebeveynlerin ve eğitimcilerin izlediği yol son derece önemlidir.
Az önce de sözünü ettiğimiz gibi, disleksinin yaygın görülen belirtileri çoğunlukla ilkokul çağına gelmiş çocuklarda tespit edilebilir. Ancak okul öncesi dönemde de disleksi ihtimalinin düşünülmesini işaret eden belirtiler gözlemlenebilir. Okul öncesi dönemdeki çocuklarda ve bebeklerde görülen disleksi belirtileri aşağıda sıralanmıştır.
Bebeklere ve okul öncesi dönemdeki çocuklara disleksi tanısının konabilmesi için, yalnızca bazı belirtilerin gözlemlenmesi yeterli değildir. Disleksi tanısı, çocuk psikiyatristleri tarafından konulmalıdır. Tanılama aşamasında çocuklara, TILLS adı verilen bütünleşmiş dil ve okur – yazarlık testi uygulanır. Türkiye’nin tüm illerinde faaliyet gösteren Türkiye Disleksi Vakfı temsilcileri de tanılama amacıyla TILLS testi uygular.
Disleksi bir hastalık değil, genetik akışlı nörolojik bir durumdur. Yaygın kanının aksine, disleksinin zeka gelişimiyle de doğrudan bir ilişkisinin olduğu bilimsel olarak tespit edilmemiştir. Dislektik çocuklar yalnızca akademik açıdan ve doğru yönlendirilmedikleri takdirde sosyal çevrelerinde problem yaşar. Akademik ve sosyal ortam haricinde, dislektik çocukların akranlarıyla aralarında herhangi bir farklılık ya da eksiklik yoktur.
Disleksi tanısı konulan çocukların en kısa sürede özel eğitime yönlendirilmeleri büyük önem taşır. Dislektik çocuklar, 6 – 18 yaş aralığında özel eğitim görebilir ve eğitim süreci her bir çocuğun bireysel olarak değerlendirilmesi sonucunda planlanır. Öğrenim gördükleri okula gitmeyi sürdürebilirler, ancak bir yandan özel eğitime başlanması ve doğru metotlar çerçevesinde ilerlenmesi büyük önem taşır.
Erken teşhis ve doğru eğitim planlaması, dislektik çocuklarda eğitim süreçlerine ve sosyal çevrelerine tutunmanın anahtarlarıdır. Dislektik çocuklar, aynı anda birkaç duyunun kullanıldığı sistematik eğitim metotları eşliğinde okuma ve yazma becerilerini geliştirebilir. Bu süreçte ebeveynlerin ve öğretmenlerin; anlayışlı, sabırlı ve bilinçli bir tutum içinde olması son derece önemlidir.
Disleksi kişilerin ömrü boyunca varlığını sürdüren bir durum olduğu için, bir tedavi yöntemi uygulanması yerine, disleksinin yol açabileceği olası sorunları önlemeyi hedef alan bir planlama hayata geçirilir. Dislektik çocuklar herhangi bir düzeyde zeka geriliği taşımadığı için, bireyselleştirilmiş eğitim planlaması ve terapiler eşliğinde çocukların yaşam kalitesi korunabilir.
Henüz tanı almamış ya da tanılanmış dislektik çocuklar, derslerinde başarılı olmakta güçlük çekmeleri nedeniyle özgüvenlerini kaybedebilir, akran zorbalığına uğrayabilir ya da ebeveynleri tarafından olumsuz tepkilere maruz kalabilir. Tam da bu sebeple, dislektik çocukların ailelerinin, öğretmenlerinin ve sosyal çevrelerinde yer alan diğer kişilerin disleksi ile yaşam konusunda bilinçli olması oldukça önemlidir. Dislektik çocukların özgüvenlerini yitirmelerini, karamsarlığa kapılmalarını ya da kendilerini suçlamalarını önlemek adına; çocuklar üzerinde sorumluluğu olan her bireyin disleksi hakkında yeterince bilgi sahibi olması gerekir.
Ebeveynlerin ve öğretmenlerin bilinçli tutumu eşliğinde, dislektik çocuklar yaşamlarında kendi yollarını diledikleri şekilde çizebilir ve kendi başarı öykülerini yaratabilir.
Referans:
https://www.tudiv.org.tr/cocuklarda-disleksi/
http://www.tdcv.org.tr/blog/disleksi-nedir
Ege Üniversitesi Psikoloji bölümü mezunu, uzmanlık alanı; Çocuk, Ergen ve Anne psikolojisi, özgüven eksikliği, depresyon, öfke kontrolü gibi bir çok psikolojik alanlarda çalışmalar yapmaktadır.
8 yaşındaki çocuğunuz hala sizinle bir aile olarak vakit geçirmek konusunda istekli bir yaştadır. Bu…
Hamilelik dönemini başarıyla atlattıktan sonra nihayet bebeğinizi kucağınıza aldınız. Şimdi ise tek odak noktanız bebeğinizin…
Bazı çocuk soruları, çocuğunuzu yakından tanıyarak hoşlandığı şeyleri öğrenmenize ve çocuğunuzla iletişim kurmanızı sağlar. İşte…
Bebeklerde çoğunlukla bez kullanımından kaynaklı olarak ortaya çıkan pişik problemi için anne ve babalar en…
Rahim ağzı kanseri, kadınlarda oldukça yaygın şekilde görülen ancak aşı ile önlenebilen nadir kanser türlerinden…
Anne babaların çocukları ile ilgili merak ettikleri konuların başında ergenlik dönemi gelir. Ergenlik çocukluktan erişkinliğe…