Doğum eylemi, fetüs ve plasentanın uterus (rahim) içerisinden vajene ve sonrasında da vücut dışına geçişini kapsayan fizyolojik bir hadisedir. İnsanlarda doğum eylemi kendi içerisinde 3 aşamada incelenir.
İçindekiler
İki hücrenin birleşmesiyle oluşmuş tek bir hücrenin 9 aylık bir süre içerisinde gelişimini tamamlanmış bir bebek haline gelmesi ile doğum eylemine yaklaşılmış olur. Braxton Hicks kasılmaları olarak adlandırılan düzensiz rahim kontraksiyonları (kasılmaları) 20. gebelik haftasını tamamlamış çoğu kadında karşılaşılabilen bir durumdur. Bu kasılmalara dair önemli özelliklerden biri de ağrısız olmalarıdır. Mesanenin dolu olması ya da bebek ve annenin aktiviteleri nedeniyle tetiklenebilen bu yalancı sancılar sonucu rahim boynunda herhangi bir genişleme meydana gelmez.
Doğum eyleminin aşamaları anne adayının vücudunda meydana gelen değişiklikler ile birbirinden ayrılan 3 farklı süreçten oluşur:
Rahim boynundaki (cervix) genişlemenin başlaması ile doğum eyleminin ilk aşaması başlamış kabul edilir. Birinci aşama genişliğin 10 santimetreye ulaşması ile sonlanır. Doğum eyleminin başlangıç aşamasına dair sinyallerden bir diğeri de rahim kasılmalarının (uterin kontraksiyonlar) 3-5 dakikada bir olacak şekilde sıklaşması ve güçlenmesidir. Hamilelik süresi boyunca bazı kişilerde yalancı doğum eylemi olarak ifade edilen güçlü kasılmaların meydana gelebileceği unutulmamalıdır.
Birinci aşamanın temel süreci olan servikal dilatasyonun derecesi ile bu aşama 2 ayrı bölüme ayrılır. Doğum eyleminin birinci aşamasında latent faz olarak adlandırılan bölümü rahim boynundaki açıklığın 6 santimetreye kadar gerçekleştiği bölümdür. Bu aşamada aynı zamanda anne karnındaki bebeğin pozisyonu da değişmeye başlar. Birinci aşamanın latent fazı yaklaşık olarak 14 ile 20 saat arasında tamamlanır. Bu aşamada uygulanan sakinleştirici ilaçlar bu aşamanın süresini uzatabilir.
Rahim boynundaki genişlemenin hız kazandığı bölüm ise aktif faz olarak isimlendirilir. Doğum eyleminin birinci aşamasının aktif fazı servikal genişliğin 10 santimetreye ulaşması ile sonlanır.
Servikal genişliğin 10 santimetreye ulaşması ile başlayan ikinci aşama doğumun tamamlanmasına kadar olan süreyi kapsar. Yeterli genişliğin oluşması ile birlikte anne karnındaki fetüs, annenin herhangi bir etkisi olmadan kendiliğinden doğum kanalına doğru hareket eder. Bu aşama daha önce vajinal doğum yapmış kadınlarda daha kolay ve daha hızlı şekilde gerçekleşirken ilk doğumuna hazırlanan anne adaylarında bu aşama daha uzun sürebilir. Doğum eyleminin ikinci aşamasında bebeğin doğum kanalına doğru hareketi esnasında vücudunda yaptığı değişiklikler kardinal hareketler olarak adlandırılır ve toplam 7 hareketten meydana gelir. Yerleşme, aşağıya iniş, bükülme, içe dönme, genişleme, dışa dönme ve dışarı çıkış, bu 7 kardinal hareketi oluşturur.
Bebeğin doğumuyla başlayan doğum eyleminin üçüncü aşaması, plasentanın dışarı atılması ile sonlanan süreci ifade eder. Rahim içi dokudan plasentanın ayrılışının bulgularını; vajen bölgesinden aşırı miktarda kanama meydana gelmesi, göbek kordonunun uzaması ve fizik muayenede rahimin küresel şekil alması oluşturur. Bebeğin doğumundan sonra devam eden rahim kasılmalarına ek olarak rahimin boyutlarının küçülmeye başlaması ile rahim duvarına yapışık olan plasenta ayrılır ve plasentanın kendiliğinden vücut dışına atılması genellikle 5 ile 60 dakika içerisinde gerçekleşen bir eylemdir. Bu sürenin yarım saatin üzerine çıkması doğum sonrası kanama riskiyle ilişkili kabul edilir ve bu nedenle müdahale edilme gereksinimi ortaya çıkabilir.
Birçok doğum eylemi kendiliğinden başlar ve normal doğum ile sonlanır. Doğum görevlisi ebe ve hemşireler annenin vücut fonksiyonlarını monitörize ederek herhangi bir sorun olup olmadığını gözlemler. Gözlem görevlerine ek olarak anne adayına psikolojik olarak da destek sağlarlar. Daha önce doğum yapmamış kişilerde doğum ile ilgili belirtileri yaşamamış olmaları dolayısıyla bu olaylar gerçekleşene kadar anne adayı tarafından fark edilemeyebilir.
Doğum eylemine yaklaşıldıkça anne adayının vücudunda meydana gelen bazı değişiklikler 1-2 gün içerisinde doğumun başlayacağına işaret edeceğinden önem arz eder. Sırt ağrısı, kilo kaybı, ishal ve suyun gelmesi gibi çeşitli durumlar doğum belirtileri içerisinde değerlendirilir. Her kadının hamileliği ve doğum süreci birbirinden farklı seyredebileceği için bu belirtiler ile doğuma ne kadar süre kaldığının tam olarak hesaplanması imkansız olsa da genellikle bu belirtilerin ortaya çıkmasını takiben 24 ile 48 saatlik bir süre zarfı içerisinde doğum eylemi başlayabilir.
Anne karnındaki bebeğin gelişimi, hareket etmesi, çeşitli enfeksiyonlardan korunması gibi durumlara katkı sağlayan amniyotik kese doğuma yakın bir zaman içerisinde yırtılır ve içerisindeki sıvı vücudun dışına çıkar. Suyun gelmesi olarak adlandırılan bu olayın nedeni genellikle bebeğin kafası ile temas sonrasında kesenin yırtılmasından kaynaklanır. Kesenin yırtılması ile vücudun dışına sıvı çıkışı fışkırır tarzdan damlama şekline kadar kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir.
Suyun gelmesini takiben doğum eyleminin de başlaması bebeğin enkfesiyon riskini azaltıcı etki yapabilir. Bu nedenle suyun gelmesini takiben en kısa sürede sağlık kuruluşlarına başvurmak önemli bir konudur. Amniyotik kesenin yırtılması sonrasında doğumun spontane olarak başlamamış olduğu bazı durumlarda hekimin gerekli görmesi halinde anne adayına suni sancı (rahim kasılmaları arttırma) verilerek doğum eyleminin başlaması sağlanabilir.
Mukus tıkaç olarak adlandırılan oluşum annenin rahim boynunu kapatarak diğer yapılardaki bakterilerin bebeğin yer aldığı bölüme geçişini engelleme fonksiyonunu üstlenir. Doğuma yaklaşıldıkça bu yapı serbestleşir ve düşer. Açık renkten pembe renge kadar değişik şekillerde karşılaşılabilen bu tıkaç yapısının düşmesi toplumda nişan gelmesi olarak adlandırılan durumdur.
Anne adayının vücudundaki fazla suyun azalmasına bağlı olarak kilo kaybı meydana gelebilir. Doğuma yakın sürelerde bebeğin gerçekleştirdiği pozisyon değişiklikleri nedeniyle annenin mesanesi üzerinde baskı oluşabilir ve böylelikle anne adayı normalden daha sık olarak idrara sıkışabilir.
3. trimester içinde bulunan gebelerde bebeğin gelmesi ile birlikte ev dizaynında meydana gelecek değişiklikler konusunda aşırı bir ilgi söz konusu olabilir. Evin temizliği, düzenlenmesi ve bebek odasının hazırlanması gibi konulardaki mükemmelliyetçi yaklaşım doğuma 1-2 gün kala yerini panik hissine bırakabilir.
Sırt ağrısı gebelerin birçoğunda meydana gelen şikayetlerden biridir. Hamilelik süreci içerisinde sırt bölgesindeki eklem ve bağ yapılarındaki genişleme vücudun doğuma hazırlık için meydana getirdiği değişikliklerin başında gelir. Dolayısıyla bu değişen yapılara bağlı olarak gebelik döneminde sırt bölgesinde ağrı meydana gelmesi normal kabul edilir. Bu ağrının özelliğinin değişmesi veya rahatsız edici boyutlara varması doğum eyleminin başlangıcının yakın olmasına işaret edebileceği için dikkatli olunmalıdır.
Doğumdan uzun zaman önce meydana gelen yalancı kasılmalara ek olarak rahim kaslarında, doğuma hazırlık sürecinde de gerçek doğum kasılmaları ortaya çıkar. Doğum kasılmaları yalancı kasılmalara göre daha yoğun, kuvvetli ve sık olarak gerçekleşir. Yaklaşık 1 dakikadan fazla bir süre boyunca devam eden bu gerçek kasılmaların her 4-5 dakikada 1 meydana gelmeye başlaması, 1-2 günlük bir süre zarfı içerisinde doğum eyleminin başlayabileceğine işaret ediyor olması açısından önem taşır.
Referans:
https://ezheah.saglik.gov.tr/TR,397137/gebelik-hakinda-sikca-sorulan-sorular.html
https://www.pregnancybirthbaby.org.au/labour-the-signs-and-stages
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. Yıllardır çalıştığı özel kliniğinde, perinatoloji alanında uzmanlaşmıştır.
8 yaşındaki çocuğunuz hala sizinle bir aile olarak vakit geçirmek konusunda istekli bir yaştadır. Bu…
Hamilelik dönemini başarıyla atlattıktan sonra nihayet bebeğinizi kucağınıza aldınız. Şimdi ise tek odak noktanız bebeğinizin…
Bazı çocuk soruları, çocuğunuzu yakından tanıyarak hoşlandığı şeyleri öğrenmenize ve çocuğunuzla iletişim kurmanızı sağlar. İşte…
Bebeklerde çoğunlukla bez kullanımından kaynaklı olarak ortaya çıkan pişik problemi için anne ve babalar en…
Rahim ağzı kanseri, kadınlarda oldukça yaygın şekilde görülen ancak aşı ile önlenebilen nadir kanser türlerinden…
Anne babaların çocukları ile ilgili merak ettikleri konuların başında ergenlik dönemi gelir. Ergenlik çocukluktan erişkinliğe…