Refleksler, bebeklerin sağlıklı gelişimi açısından oldukça önemli belirtilerdir. Yenidoğan bebeklerde görülen başlıca 6 refleks; arama – emme, hıçkırık ve esneme, emekleme, moro refleksi, tonik – boyun, yakalama ve çekme olarak sıralanabilir. Söz konusu reflekslerin büyük çoğunluğu, bebeğin sağlıklı gelişim süreci içinde belirli bir süre sonra kendiliğinden yok olur. Kimi zaman ebeveynleri endişelendiren bu refleksler, esasen bebeklerin gelişim sürecinin sağlıklı ve doğru şekilde ilerlediğinin göstergesidir. Çünkü reflekslerin yokluğu ya da erken veya geç kaybolması, bebeklerin sinir sistemlerinde oluşan bazı rahatsızlıkların ya da problemlerin habercisi olabilir.
Sıçrama refleksi de olarak adlandırılan moro refleksi, insanlarda görülen ilk reflekslerden biridir. Peki, moro refleksi bebeklerde neden, nasıl ve ne zaman görülür? Gelin, bu soruları birlikte yanıtlayalım.
İçindekiler
Moro Refleksi Nedir?
Moro refleksi, çoğunlukla ebeveynlerin bebeklerinde ilk gözlemlediği reflekslerden biridir. Sıçrama refleksi olarak da adlandırılan bu bilinçdışı reaksiyon, bebeklerde ilk kez hayat bulduğunda oldukça dikkat çeker. Siz de bebeğinizin aniden gelen bir sese ya da harekete sıçrayarak tepki verdiğini gözlemlemiş olabilirsiniz. Yenidoğan bebeğiniz bu reaksiyonu tamamen bilinçsiz bir şekilde ve refleks şeklinde verir. Bu nedenle moro refleksi, ebeveynlerin endişelenmesi değil, aksine bebeklerinin sağlıklı gelişimlerinin bir parçası olarak değerlendirmesi gereken bir otomatizmdir.
Moro Refleksi Adını Nereden Alır?
Moro refleksinin ismi, 20. yüzyılın ilk yıllarında bu refleks üzerine önemli araştırmalar yürütmüş olan Avusturyalı çocuk doktoru Ernst Moro’dan gelir. Ernst Moro, aynı zamanda bu refleksi tıp literatüründe tanımlayan ilk kişidir. Ancak tıp tarihinde oynadığı roller, yalnızca moro refleksini araştırmak ve adlandırmakla sınırlı değildir. Tarifini kendi oluşturduğu havuç çorbasıyla binlerce bebeği ishalden kurtaran ünlü pediatrist, tüberküloz hastalığı için deri testi geliştirmiş ve tıp literatürüne ilk trimester kavramını da eklemiştir.
Ernst Moro’nun keşfettiği moro refleksi, bebeklerde spastik serebral palsi hastalığının erken teşhis edilmesi açısından da büyük önem taşır. Çünkü sıçrama refleksi, bebeklerin ani bir pozisyon değişikliği ya da güvensiz veya desteksiz bir an yaşamaları sonucunda ortaya çıkan içgüdüsel ve doğal bir reaksiyon olarak tanımlanır. Bu nedenle bebeklerin sinir sistemi gelişimlerinde oldukça belirleyici ve önemli bir rol oynar.
Bebeklerde Moro Refleksi Ne Zaman Görülür?
Moro refleksi, yenidoğan bebeklerde doğum anından itibaren var olan bir reaksiyondur. Pediatristler çoğunlukla, yenidoğan bebekleri ebeveynlerine teslim etmeden önce moro refleksinin bebeklerde var olup olmadığını kontrol eden basit testler uygular. Bebeklerin ilk 4 ay boyunca farklı tetikleyicilerle karşılaştıklarında bu reaksiyonu vermeleri normaldir. Ancak moro refleksinin bebeklerin yaklaşık 5. ya da 6. aylarında kaybolması beklenir.
Moro Refleksi Neden Olur?
Bebeklerin moro refleksine ait reaksiyonları vermelerinin birçok nedeni olabilir. Aniden çıkan bir gürültü, yüksek ses, fotoğraf makinesinin flaşı, yoğun ışık, düşme hissi ya da ani pozisyon değişikliği gibi birçok neden moro refleksini tetikleyebilir. Söz konusu tetikleyiciler nedeniyle refleksin oluşması doğal kabul edilse de, bebekler hiçbir tetikleyici olmadığı halde sıklıkla moro refleksi gösteriyorlarsa bir doktora danışmak gerekir.
Bebeklerde moro refleksinin görülmemesi, santral sinir sisteminde zedelenme oluştuğunun ya da ağır bir hastalığın refleks oluşumunu baskıladığının belirtisi olarak değerlendirilebilir. Refleks hiçbir tetikleyici olmadan ortaya çıkıyorsa, bir beyin lezyonundan kaynaklı rahatsızlıklar söz konusu olabilir.
Bebeklerde Sıçrama Refleksi Belirtileri Nelerdir?
Moro refleksi esnasında bebeklerin yaptığı hareketler, dört aşamadan oluşur. Bebekler ilk olarak kollarını omuzlarından itibaren gövdelerinden uzaklaştırır ve daha sonra düz şekilde yana doğru uzatırlar. Hemen ardından kollarını yeniden dirseklerden bükerek gövdelerine yaklaştırırlar. Dördüncü aya kadar bu refleks esnasında bebeklerin büyük çoğunluğu başlarını da geri atabilir. Dördüncü ay sonrasında boyunlarını desteksiz bir şekilde kaldırmaya başladıkları için, moro refleksinin belirtileri de yavaş yavaş kaybolur. Bebeklerin çoğu, refleks esnasında bacaklarını da kolları gibi uzatır ve ağlar. Ancak bu iki durum bazı bebeklerde gözlemlenmeyebilir.
Doktorlar bir bebeğin moro refleksine sahip olup olmadığını tespit etmek için, çoğunlukla basit bir test uygular. Bebek yatay bir pozisyondayken başı nazikçe tutulur ve baş hafifçe aşağı doğru indirilerek bebeğe düşme hissi yaşatılır. Söz konusu düşme hissi, bebeklerde moro refleksi reaksiyonlarını tetikler. Bu test sonucunda bebekte refleks gözlemlenmezse, doktorlar ek testlere başvurabilir. Erken doğum sonucunda dünyaya gelmiş bebeklerde, temel reflekslerin gözlemlenmesi birkaç günü bulabilir.
Bebekler Moro Refleksi Sonrasında Nasıl Sakinleştirilir?
Bebeğiniz moro refleksini tetikleyen bir unsur sonrasında irkilerek ya da sıçrayarak reaksiyon verir. Haliyle bu durum, bebeğinizin korkmasına ve ağlamaya başlamasına da yol açabilir. Böyle bir durumda panik olmak ya da bebeğinizin kendiliğinden sakinleşmesini beklemek yerine, onu söz konusu tetikleyiciden uzaklaştırarak sakinleştirmeniz tavsiye edilir. Bebeğinizi kucağınıza alarak hafifçe sallayabilir, onu her ağladığında yaptığınız şekilde sakinleştirebilir, sesinizi ya da hep dinlediği bir şarkıyı duymasını sağlayarak korktuğu anı geride bırakmasını sağlayabilirsiniz. Moro refleksinin ortaya çıkma nedeni olan unsur yüksek bir ses ya da güçlü bir ışıksa, bebeğinizi sessiz ve karanlık bir ortamda yeniden sakin bir ruh haline kavuşturabilirsiniz.
Bebeğiniz kucağınızda ya da yatağı dışında bir yerde uykuya daldığında, onu yatağına götürmek için yaptığınız hamleler de tetikleyici olabilir. Tıpkı yetişkinler gibi, bebekler de aniden uyandıklarında ya da beklemedikleri bir reaksiyon ile karşılaştıklarında irkilir ve korkarlar. Bu nedenle bebeğinizi uyurken hareket ettirmek ya da yatırmak istediğinizde, moro refleksini tetiklememek adına bazı ipuçlarına dikkat edebilirsiniz.
İlk olarak, bebeğinizin pozisyonunu ve yerini değiştirirken onun başını eğmekten ya da fazla kaldırmaktan kaçınmalısınız. Örneğin bebeğinizi hafifçe sallıyorsanız, başının vücuduyla aynı hizada olması önem taşır. Böylelikle bebeğinizin aniden düşme hissi yaşamasını ve irkilerek uyanmasını önleyebilirsiniz.
Bebeğiniz moro refleksi gösterdiğinde, onun aniden uzattığı kollarını ve bacaklarını nazikçe hareket ettirmesini sağlayabilirsiniz. Bu sayede bebeğiniz güvende ve yanınızda olduğunu hissederek kısa sürede sakinleşebilir. O sakinleşene kadar yanında durmanız, bebeğinizin ağlama süresini de azaltacaktır.
Moro Refleksi Bebeklerin Uyku Kalitelerini Etkiler mi?
Bebeklerin uyku esnasında kendiliğinden moro refleksi göstermeleri ve aniden uyanmaları, uyku kalitelerini ve sağlıklı gelişim süreçlerini olumsuz anlamda etkileyebilir. Elbette bu durum nadiren yaşanıyorsa, endişelenecek bir problem yoktur. Ancak bebeğinizin uykusu sıklıkla moro refleksi nedeniyle bölünüyorsa, onun uyku kalitesinin düşmesini önlemek için farklı yöntemlere başvurabilirsiniz.
Ortopedik cerrah Anthony Kouri ve bazı uzmanlar, bebeklerin uyku esnasında bir tetikleyici unsur olmadan moro refleksi yaşamalarını önlemek için, ebeveynlerin bebeklerini kundaklamalarını önerir. Ancak kundaklama konusunda her uzman aynı fikirde değildir. Çünkü kundaklama yönteminin doğru ve güvenli şekilde yapılmaması bebeğe zarar verebilir. Bu yöntemdeki temel amaç, bebeklerin uyku sırasındaki kol hareketlerini kısıtlamak ve daha uzun süre uyuyabilmelerini sağlamaktır. Ulusal Sağlık Enstitüleri, bebeklerin kundaklanmasının SIDS sendromu riskini artırabileceğini, kundaklanmış bebeklerin sırt üstü yatırılması gerektiğini belirtir. Yine Ulusal Sağlık Enstitüleri’ne göre, kendi başlarına dönebilmeye başlamış bebeklerin kundaklanmaması gerekir.
Siz de bebeğinizin moro refleksi reaksiyonlarını gözlemleyebilir, bir sorun olduğunu düşündüğünüzde ya da refleks bebeğinizin uykusunu olumsuz anlamda etkilediğinde doktorunuza başvurabilirsiniz.
Referans:
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/53440
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK542173/
2001-2005 yılları arasında Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı (Pediatri) olarak çalışmalarına devam eden Uzm. Dr. Canan Yılmaz Durur, 2005-2010 yılları arasında ise Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Çocuk İmmünolojisi ve Alerji Hastalıkları Ünitesi’nde üst ihtisasını tamamlamıştır.