Halk arasında “Üzüm Gebeliği” olarak da bilinen mol gebelik, kadın üreme sisteminde gerçekleşebilecek en ciddi sağlık sorunlarından biridir. Genetik bir problem nedeniyle döllenen hücrelerin üzüm salkımı görünümünde ve sağlıksız bir şekilde büyüdüğü mol gebelik, gerçek bir hamilelik değildir ve adı her ne kadar “gebelik” olsa da bu sağlık sorunuyla karşılaşılan durumlarda bebek oluşumu gerçekleşmez. Anne adayının sağlığı açısından derhal vücuttan alınması gereken mol gebelik, tedavi edilmemesi durumunda ciddi riskler doğurabilir.
Mol Gebelik Nedir?
Mol gebelik, döllenme sonrasında plasentanın anomali göstermesi ve rahim duvarında bebek yerine damlacık şeklinde çok sayıda baloncuk oluşturmasına verilen isimdir. Üzüm gebeliğinin “Komplet” ve “Parsiyel”, yani “Tamamen” ve “Parçalı” olmak üzere iki farklı türü bulunur. En yaygın görülen tür olan komplet mol gebelikte döllenme hiçbir şekilde gerçekleşmez ve anne adayının rahminde yalnızca üzüm salkımı şeklinde anomaliler oluşur. Parsiyel mol gebelik durumunda ise döllenmiş bir yumurta bulunsa da bebek oluşumu gerçekleşmez. Parsiyel mol gebelikte döllenen yumurtada 69 kromozom oluşur ve bu sayı, normal insan kromozomlarına göre 23 fazladır. Bu nedenle de parsiyel mol gebelikte oluşan döllenmiş embriyonun yaşama şansı bulunmaz.
Üzüm Gebeliği Belirtileri Nelerdir?
Üzüm gebeliği, normal hamilelikle benzer belirtiler gösterir. Mol gebeliğin en yaygın belirtisi, adet gecikmesidir. Ayrıca mol gebelik durumu, normal hamileliğe göre daha şiddetli şekilde seyreden mide bulantılarına da yol açabilir. Kandaki Beta Hcg değerini de yükselten mol gebelik, kan ve idrar yoluyla yapılan hamilelik testlerinin pozitif çıkmasına ve anne adaylarının kendilerini hamile sanmasına sebep olabilir. Üzüm gebeliğinin gerçek hamilelikle karıştırılmaması için belirtiler görüldüğü an bir kadın doğum uzmanına danışmanız önerilir. Gerçek gebeliklerde idrar ve kan testi pozitif çıktıktan sonra ultrason kontrolü yapılır. Karından ya da alt bölümden yapılan ultrason kontrollerinde kese görüldüğü andan itibaren hamilelik net bir şekilde saptanır. Beta Hcg değerleri yüksek çıkmasına rağmen kesenin görülmediği durumlarda ise mol gebelikten şüphelenilir ve ileri tetkiklere geçilir. Komplet mol gebelik, genellikle görüntüleme cihazlarıyla net bir şekilde tespit edilebilir. Parsiyel mol gebelikte ise herhangi bir hata yapılmaması adına ağırlıklı olarak patolojik incelemeler tercih edilir.
Mol Gebelik Tedavisi Nasıl Yapılır?
Mol gebeliğin her iki türünde de bebek oluşumu imkansızdır ve bu sebeple de tek tedavi yöntemi üzüm şeklindeki oluşumun vücuttan cerrahi müdahaleyle tahliye edilmesidir. Mol gebeliğin tahliyesi, genel anestezi altında yapılan bir cerrahi operasyonla gerçekleştirilir. Ağırlıklı olarak genel anestezinin tercih edilme sebebi ise anne adayının sağlığına ve doğurganlığına zarar vermemektir. Mol gebeliğin erken evrede tespit edilmesi ve derhal vücuttan dışarı çıkarılması, son derece önemlidir. Kısa sürede kanserleşme riski barındıran mol gebelik dokuları, geç kalınması durumunda hayati tehlikeye neden olabilir. Mol gebelik tedavisinde pek çok doktor, akciğer grafisi çekilmesini de talep eder. Rahim bölgesinde oluşan kanserleşmeler ilk olarak akciğere sıçradığı için bu bölgenin de kontrol edilmesi önemlidir. Erkek teşhis ve tedavi edilen mol gebelik durumlarında, ciddi bir rahatsızlık ve hayati tehlike genel olarak söz konusu olmaz. Tedavi sonrasında vücuttaki Beta Hcg oranı takip edilir. Eğer Beta Hcg oranı kısa sürede normale dönüyorsa, mol gebelik oluşumunun tamamen ortadan kalktığı düşünülür ve anne adayı, en az bir sene beklemek kaydıyla hamile kalabilir. Vücuttaki Beta Hcg üretiminin devam etmesi durumunda ise kanserleşme riskinin halen sürdüğü öngörülür ve vücutta herhangi bir metastaz oluşmaması adına takip ve tedaviye devam edilir.
Referans:
http://ailehekimi.medicine.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/581/2019/04/Birinci-Basamakta-Gebe-Takibi.pdf
https://www.healthline.com/health/pregnancy/molar-pregnancy
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. Yıllardır çalıştığı özel kliniğinde, perinatoloji alanında uzmanlaşmıştır.